Ekonomi

Kapitalizmin ikiyüzlülüğü ve gizli vergi tahsildarları…

Küresel kapitalizm kendisi için karlı bir sektör olan savaşa ‘devam’ dedi. Beyaz Saray geçen hafta Kongre’yi Ukrayna’daki savaşa 24 milyar dolar daha ayırmaya çağırdı. Bunun 14,1 milyar doları doğrudan askeri yardımı ve 8,5 milyar doları ekonomik desteği içeriyor.

Ukrayna savaşı, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da görülmemiş bir kan dökülmesine neden oldu ve yüzbinlerce kişi öldü. ABD Kongresi şimdiye kadar 70 milyar doları silahlara olmak üzere savaş için 113 milyar dolar harcamayı onayladı.

KENDİ HALKINA REFAH VE UMUT GETİREMEYEN İNTİHARLAR REKOR KIRDI

Siyasi ve ekonomik olarak çöküşün eşiğine gelen ABD, Ukrayna savaşına bu kadar müdahil olup Çin ile ekonomik savaş başlatırken, ülkede çaresizlik nedeniyle ölümler ve intiharlar tarihi boyutlara ulaştı.

Sadece 2022’de 49 bin 369 intihar oldu ki bu tarihi bir rekor… 2011’den bu yana yaklaşık 540 bin kişi intihar nedeniyle hayatını kaybetti. Özellikle gençler arasında intiharlarda yüzde 60’lık üzücü bir artış oldu.

BLACKROCK CEO’SU KAPİTALİZMİN İYİ POLİTİKASINI YENİDEN İSPATLADI

Kapitalizmin daha fazla paradan başka bir şeyin peşinde olmadığı bir kez daha anlaşıldı. Dokuz trilyon dolara hükmeden dünyanın en büyük varlık yönetimi şirketi BlackRock’un CEO’su Larry Fink, kapitalizmin fırsatçılığını ve acımasızlığını çok güzel ortaya koydu.

Yıllardır çevre koruma üzerine konuşmalar yapan Larry Fink, son beş yıldır şirketlerin Amerika’da Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) hedefleri belirledi ve bu hedeflerin şirketlerin yolunun merkezinde olması gerektiğini savundu. iş yapmak. Aramco’nun başkanı Amin Nasser’i BlackRock yönetim kuruluna atayacağını duyurdu.

Bu nedenle Larry Fink yoğun bir ‘ikiyüzlülük’ eleştirisiyle karşılaşıyor…

BlackRock CEO’su Larry Fink… Kaynak: BlackRock

Kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlar üreten şirketlerdeki yatırımlarını azaltan ve diğer varlık yönetim şirketlerini bu yönde çağıran ve imza atan BlackRock’un girişimleri sayesinde son yıllarda bu şirketlere yapılan yatırımlar trilyon dolar azaldı. Bu konuda birçok anlaşma

Yatırımcılar ve politikacılar, girişimin tamamen parayla ilgili olduğunu söyleyerek Fink’i bir enerji şirketini benimsemesinden dolayı ikiyüzlülük ve fırsatçılık olarak eleştirdiler. Bir fon yöneticisi, “Bu, BlackRock’ın son beş yıldır lider yeşil ekonomi hakkında söylediği her şeye aykırıdır” dedi.

ABD VE ÇİN ARASINDAKİ EKONOMİK SAVAŞTA HER ZAMAN YENİ KARTLAR AÇILIYOR

ABD ile Çin arasındaki ‘ekonomik savaş’ giderek kötüleşiyor. Aslında ABD’nin tek derdi, küresel hakimiyetine en büyük tehdit olarak gördüğü, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’in yükselişini baltalamak.

Geçen hafta, ABD yönetimi Çin’deki teknoloji yatırımlarına bazı kısıtlamalar getirdi. ABD Başkanı Joe Biden, yarı iletkenler ve mikro elektronik, kuantum bilgi teknolojileri ve yapay zeka sistemleri de dahil olmak üzere üç kritik teknolojide Amerikan şirketlerinin risk sermayesi ve Çin’deki ortak yatırımlarını kısıtlayan bir kararname yayınladı.

Bu kararname, geçen Ekim ayında yürürlüğe giren Çin’e yüksek kaliteli bilgisayar çipleri ihracatına yönelik yasakları güçlendirmeyi amaçlıyor.

Elbette Çin de boş durmuyor. ABD’nin bu kararından önce çip üretiminde kullanılan ve kritik değere sahip metaller olan germanyum ve galyumun ihracatını kısıtlamıştı. Çin, küresel germanyum üretiminin yüzde 60’ını üretiyor.

NEW YORK TIMES ARAŞTIRMASI YÜKSEK TEKNOLOJİ SAVAŞININ BOYUTLARINI ORTAYA ÇIKARDI

The New York Times’ta yer alan ‘Savaşın Nedeni: Amerika’nın Çin’e Karşı Silikon Ablukası’ başlıklı araştırma, ABD’nin Çin’e karşı yürüttüğü yüksek teknoloji savaşının boyutlarını ve Beyaz Saray yönetiminin bu konudaki dürüst olmayan tavrını gözler önüne seriyor.

Gazeteye göre ABD’nin Çin’e karşı ekonomik savaş ilanı, Sanayi ve Güvenlik Dairesi’nin yayınladığı ikili ticaret kara listesiyle geçen yıl 7 Ekim’de resmiyet kazandı.

Özellikle yarı iletken çipler kara listede yer alıyor. Tost makinelerinden kredi kartlarına kadar her yerde kullanılan cipsler, modern ekonominin can damarıdır. Aynı zamanda kuantum hesaplama ve yapay zeka gibi gelecek yüzyılda hayatımızda devrim yaratması beklenen yeniliklerin arkasındaki itici güçtür.

İhracat yasağı listesinde, Çin’in en büyük bellek yongası üreticisi Yangtze Memory Technologies (YMTC) ve en büyük yarı iletken donanım üreticisi Naura Technology’nin de aralarında bulunduğu 31 şirket yer alıyor.

ABD hükümeti, Çin’in ihracat kontrolleriyle bu gelişmiş çipleri üretme ve hatta satın alma kabiliyetini baltalamaya çalışıyor. Gazeteye göre ABD yönetiminin bakış açısı şu: “Gelişmiş çipler, süper bilgisayarlar ve yapay zeka, güç sağladıkları sistemler aracılığıyla yeni silahların ve gözetleme cihazlarının üretilmesini sağlıyor.”

Ticaret yasakları temel olarak Çin’in tüm yüksek teknoloji ekosistemini kökten ve hatta dallardan yok etmeyi amaçlıyor. Amerikan yönetimi, Çin’in teknolojik olarak daha fazla ilerlemesine izin vermek istemediği için teknolojinin mevcut durumunu baltalamayı planlıyor.

Bazı uzmanlar bunun aslında bir savaş nedeni olduğunu ve ABD-Çin rekabetini ve küresel düzenin geleceğini onlarca yıl şekillendireceğini savunuyor.

TARİHTE İKİ KESK EĞME: 24 ŞUBAT VE 7 EKİM

Ancak ABD başarısız olursa, olağanüstü bir şekilde tersine dönebilir ve çaresizce kaçınmaya çalıştığı geleceği hızlandırabilir.

Uzmanlara göre 2022’den itibaren tarihte yankı uyandıracak iki tarih var: Birincisi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği 24 Şubat; İkincisi 7 Ekim.

ABD’nin Çin’deki doğrudan yatırımları, 2018’de başlayan ticaret savaşı ve ardından teknoloji alanında yatırım ve ticareti engelleyen girişimlerle geriledi. 2005-2018 yılları arasında yılda ortalama 14 milyar dolar olan yatırımlar, 2022’de 8,2 milyar dolara geriledi. Bu son 20 yılın en düşük seviyesi…

Ek olarak, Çin’deki ABD risk sermayesi yatırımları 2022’de 14 milyar dolarlık zirveden 1,3 milyar dolara düştü.

BU SADECE BAŞLANGIÇ; EKONOMİK SAVAŞ DAHA DA ARTACAK

ABD ise yerli chip üretimine inanılmaz teşvikler veriyor. Geçen yıl temmuz ayında yerli çip üretimine yönelik 280 milyar dolarlık teşvik öngören yasa çıkarıldı.

Ancak Çin, teknoloji yarışında açıkça ABD’nin önünde… 44 teknoloji alanının 37’sinde Başkan. ABD 7 bölgede…

Bunun daha başlangıç ​​olması çok kötü… Teknolojiye yeni kısıtlamalar gelecek ve eninde sonunda sermaye kontrolünün silahı çekilecek.

BREZİLYA 30 YIL BEKLENEN VERGİ YÖNETMELİĞİNİ YAPTI

Brezilya geçen ay kapsamlı vergi reformu yönünde adımlar attı. Karmaşık bir vergi sistemine sahip olan Brezilya’da 30 yıldır vergi reformu için uğraşıyorlar. Son olarak, Parlamento Anayasa değişikliğini onayladı. Yasa yıl sonuna kadar yürürlüğe girebilir.

Vergi reformu ile mal ve hizmetlerden alınan beş vergi, biri federal diğeri yerel olmak üzere iki KDV altında toplanacak ve oran yüzde 25 olacak. Reformun ekonomik büyümeye ilk yıl yüzde 1,5 puan, sonraki sekiz yılda ise yüzde 2,39 katkı sağlaması bekleniyor.

Mevcut vergi sisteminin karmaşıklığı, hükümetin, 27 eyalet idaresinin ve 5.000’den fazla belediyenin vergi oranlarını buna göre belirleyebilmesinden kaynaklanmaktadır.

İTALYA BANKALARI VERGİ VERMEYE BAŞLADI, SONRA YUMUŞATILDI

İtalya da vergilendirme konusunda değerli adımlar atıyor. Ağustos ayının başında hükümet, yüksek reel faiz oranları nedeniyle bankaların elde ettiği kârlara bir defaya mahsus yüzde 40 oranında vergi koyma kararı aldı.

Ancak bu karar yankı uyandırdı ve Milano Borsası’nda özellikle banka hisselerinde sert düşüşler yaşandı. Bunun üzerine hükümet vergiye üst sınır getirerek toplanacak verginin bankaların aktif toplamının yüzde 0,1’ini geçmeyeceğini açıkladı.

GELELİM TÜRKİYE’YE; Bir yandan fakirleşiyoruz, diğer yandan VERGİ KESİNLİKÇİLER AÇIKLANMIYOR

Türkiye’nin kişi başına düşen geliri 2013’te 12.507 dolarla tarihi bir rekor kırdı. O zamandan beri yokuş aşağı gidiyoruz. 2020’de 8.561 dolara düştük. Geçen yıl 10.616 dolara çıktık. Hala 2015-17 seviyesindeyiz. Böylece daha da fakirleştik ve yedi yıl gerideyiz.

Bu fakirleşmenin acaba son yıllarda vergi gelirlerinin azalması ve gelir ve kurumlar vergisi rekortmenlerine ilişkin verilerin açıklanmaması ile bir ilgisi var mı? Bilimsel araştırmalara göre doğrudan vergiler ile büyüme arasında bir ilişki var. Vergilerdeki değişimler milli gelir dinamikleri aracılığıyla ekonomik büyümeyi etkilemektedir.

DOLAR BAZINDA DOĞRUDAN VERGİ GELİRLERİ ARDINDAN YEDİ AZALDI

Dolar cinsinden dolaysız vergi gelirlerini ele alırsak, 2013’teki milli gelir zirvesinden bir düşüş var. 2013’te doğrudan vergi tahsilatı 52,8 milyar dolara ulaştı.

O yıldan bu yana dolar bazında doğrudan vergiler hep geriledi ve 2020’de 40,1 milyar dolarlık taban seviyesine ulaştı. Yedi yıllık düşüşün ardından 2021 ve 2022’de artış var. 2021’de 47 milyar dolar, 2022’de 53,7 milyar dolardı.

Gelir ve kurumlar vergisi rekortmenleri listesi nihayet Ocak 2021’de açıklandı. O da 2019 yılı vergi devrine ilişkin beyannamelerdi. Yani 2019’dan beri Türkiye’de en çok vergi ödeyenleri bilmiyoruz.

DÜNYA MİLYARDARLAR LİSTESİNDEKİ YENİ ZENGİNLERİMİZ NE KADAR VERGİ ÖDEDİ?

Bir sürü yeni zenginliğimiz var. Türkiye’nin en zenginleri listesi epey değişti. Türkiye’nin en büyük şirketleri listesine yeni giren şirketler var.

American Forbes dergisinin 2023 dünyanın en zenginleri listesine göre Türkiye’nin en zengini 5,3 milyar dolarlık servetiyle SASA’nın işvereni İbrahim Erdemoğlu, en zengin üçüncüsü ise 4,7 milyar dolarla kardeşi Ali Erdemoğlu. Murat Ülker 5 milyar dolarla ikinci…

Koç ailesi, Cemil Faiz, Şahenk ailesi, Erman Ilıcak, Sezai Bacaksız, Eczacıbaşı ailesi, Sinan Tara, Nihat Özdemir, Mustafa Küçük, Hamdi Akın, Ahmet Çalık, Aydın Doğan zenginler listesindeki diğer isimler.

Bir diğer küresel milyarderler listesi olan Bloomberg’in En Zengin 500 500 listesinde sadece Türkyle’den Ahlatcı Holding Yönetim Kurulu Lideri Ahmet Ahlatçı yer alıyor. Ahmet Ahlatçı, 5.7 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en güçlü 500 kişisi arasında 464. sırada yer alıyor.

Maalesef en zenginlerin ne kadar gelir vergisi ödediğini bilmiyoruz.

Son dönemlerde parıldayan Ahlatçı Kuyumculuk, Ahlatçı Metal Rafinerisi, Rönesans İnşaat, Az Metal, Limak, Cengiz Holding, Kalyon Holding, Kolin Holding ve Makyol Kümesi ve bunların oburlarının ödediği kurumlar vergisi miktarını bilmiyoruz.

Tabii Tüpraş, THY, Petrol Ofisi, Opet, BİM, Shell, Ford Otosan, Arçelik ve diğerlerinin son yıllarda ne kadar vergi ödediğini bilmiyoruz. Ayrıca bankalar ve kamu şirketleri…

Buna rağmen birçok mükellef, son zamanlarda yayınlanan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri listelerinde isimlerinin açıklanmasını istememektedir. 2019 yılında gelir vergisinde ilk 100’de yer alan 67 rekor sahibi isimlerinin açıklanmasını istemedi.

DOLAYLI VERGİLERİN PAYI REKOR KIRILIYOR, DOĞRUDAN VERGİLERİN MİLLİ GELİR İÇİNDEKİ ORANI SADECE YÜZDE 5 OLDU

Ancak biz ücretliler, emekliler, dar gelirliler olarak her alışverişimizde, her adımımızda devlete vergi ödüyoruz. Evet, bu listede yer alan gelir vergisi rekortmenleri de dolaylı vergi ödüyor ama aslında adaletsizlik burada…

Dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı ise yüzde 76 ile tarihi seviyelerde. Dolaylı vergi yükü 1990’da yüzde 48, 2000’de yüzde 59 ve 2010’da yüzde 67 idi.

2023 yılının ilk yarısının prestijiyle birlikte vergi gelirlerinin yarısından fazlası KDV ve ÖTV’den geliyor. Öte yandan, gelir ve kurumlar vergilerinin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 34’tür.

Türkiye bu adaletsiz vergi sistemi ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında son sırada yer almaktadır. Daha doğrusu OECD, doğrudan vergilerin toplam vergilere oranında son, dolaylı vergilerde ise birinci sıradadır.

Gelir, kurumlar, emlak, motorlu taşıtlar, veraset ve intikal vergilerinden oluşan dolaysız vergilerin milli gelire oranı yıllardır yüzde 5 civarında seyrediyor. Dolaylı vergilerin oranı ise yüzde 10-12 aralığında.

GEÇEN HAFTA DOLAR YÜKSELDİ

Uluslararası borsalar geçtiğimiz hafta aşağı yönlü bir seyir izlese de hafta boyunca önemli bir kayıp yaşanmadı. ABD’de üretici enflasyonunun beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi Merkez Bankası’nın (FED) faiz oranlarını daha uzun süre yüksek tutacağı beklentisini güçlendirdi. Ancak çekirdek enflasyon iddiaların altında kalınca piyasalar biraz rahatladı. Gelecek ay yapılacak Fed toplantısında herhangi bir faiz artışı beklenmiyor.

ABD’de faiz oranlarının yüksek kalacağı beklentisi Euro’nun dolar karşısında değer kaybetmesine neden oldu. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz artırıp artırmayacağına ilişkin tartışmalar ve Alman ekonomisindeki zayıf görünüm de Euro’nun 1,1 dolara gerilemesine neden oldu. Dolar endeksi 102.8’e yükselerek beş haftanın en yüksek seviyesine ulaştı.

BUĞDAY FİYATLARI EN DÜŞÜK İKİ AYA DÜŞTÜ

Bu arada Chicago Borsası’nda buğday fiyatları, önemli üretici ülkelerden gelen yüksek rekolte haberleriyle son iki ayın en yüksek seviyesine geriledi. Dünyanın en büyük ihracatçısı olan Rusya, bu yıl güçlü bir hasat bekliyor. Ortabatı bölgesindeki kuraklığa rağmen ABD bu yılın en yüksek ihracat değerine Ağustos ayında ulaştı.

Bu haberler, Rusya’nın Ukrayna’nın ihracat yapmasına olanak sağlayan Karadeniz tahıl koridorunu kapatmasının ve tarım alanlarına yönelik saldırılarının yarattığı karamsar havanın dağılmasına neden oldu.

BU HAFTA NE OLACAK?

Bu hafta yatırımcılar, Fed’in yılın geri kalanına ilişkin planlarına ilişkin ipuçları içeren Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) tutanaklarını izliyor olacak. ABD’de perakende satışlar ve endüstriyel üretim de gündemde olacak. Çin endüstriyel üretimi ve perakende satışları da dahil olmak üzere bir dizi değerli bilgiyi ortaya çıkaracaktır. Euro bölgesi ve Japonya için GSYİH ve enflasyon verileri geliyor. Alman ekonomik duyarlılık endeksi İngiltere için enflasyon, işsizlik ve perakende satış verilerini yayınlayacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu